Antidepresanların Dikkat Etmeniz Gereken Yan Etkileri
Majör depresif bozukluk veya klinik depresyon, her yıl milyonlarca kişiye teşhis konulan yaygın bir ruhsal bozukluktur. Siz ya da sevdiğiniz biri depresyonla mücadele ediyorsa, tedavi arayışına girmek ve tedaviye başlamak, kontrolü ele almak için önemli bir adımdır. Bununla birlikte, depresyon ilaçlarının olası yan etkileri hakkında kendinizi eğitmeniz de önemlidir, böylece psikiyatristinize hangi endişelerinizi dile getirmeniz gerektiğini bilirsiniz.
Depresyon genellikle psikoterapi ve beyindeki serotonin gibi belirli nörotransmitterlerin veya kimyasal “habercilerin” aktivitesini düzenleyen ilaçların bir kombinasyonu ile tedavi edilir. Antidepresanların yan etkileri genellikle reçete edilen ilaç sınıfına bağlıdır. Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) günümüzde en sık reçete edilen antidepresanlardır. Sözde ruh halini iyileştirici özellikleri nedeniyle kült statüsüne yükselen fluoksetin, sitalopram ve paroksetin bu ilaç kategorisine aittir. Diğer depresyon ilaçları arasında serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI’ler) ve norepinefrin-dopamin geri alım inhibitörleri (NDRI’ler) bulunmaktadır. Yeni antidepresanların genellikle depresyonun eski tedavi yöntemi olan trisiklikler veya trisiklik antidepresanlar (TCA’lar) ve monoamin oksidaz inhibitörlerinden (MAOI’ler) daha etkili ve çok daha güvenli olduğu düşünülmektedir. Ancak bu yeni antidepresanların bazı yan etkileri de yok değildir. Bazı aşırı durumlarda, zayıflatıcı da olabilirler.
Size antidepresan reçete edilmişse, durumunuzu düzenli olarak izlemeli ve herhangi bir belirtiyi derhal psikiyatristinize bildirmelisiniz. İşte antidepresanların dikkat edilmesi gereken en yaygın yan etkilerinden bazıları.
Mide Bulantısı, Hazımsızlık ve Mide Rahatsızlıkları
Genellikle antidepresanların en erken yan etkileri bulantı, ishal ve kusmadır. Bazı SSRI’ları kullanan hastaların %40’ı bu semptomları bildirmektedir. SSRI’lar ve SNRI’lar ayrıca mide ağrısı ve ishal veya kabızlık gibi sindirim sorunlarına da neden olabilir. İştah kaybı da yaygındır. TCA’lar gibi eski ilaçlar da kabızlık ile ilişkilendirilmiştir. Ancak neyse ki bu etkiler hafif ve geçicidir ve birkaç gün sonra düzelme eğilimindedir.
Kilo Alımı
Bazı antidepresanlar, özellikle yaklaşık 6 aylık kullanımdan sonra 4 kilogram veya daha fazla kilo alımına neden olabilir. Trisikliklerin iştahı artırma ve diğer ilaçlara göre daha fazla kilo almanıza neden olma olasılığı daha yüksektir. Aslında, kilo alımı doksanlı yılların sonlarında yeni ilaçlara geçiş için gösterilen ana nedenlerden biriydi. Ancak, yeni antidepresanlar bile bu etkiye sahip olabilir. SSRI’lar kilo kaybına neden olarak başlayabilir, ancak uzun süreli kullanımları sonunda kilo alımına yol açabilir.
Bu neden oluyor? Bu sorunun henüz net bir cevabı yok. Bununla birlikte, metabolizma, huger seviyeleri ve aşırı yeme ile bağlantılar araştırılmaktadır. Depresyonun kendisinin de kiloya bağlı dalgalanmalara neden olduğu bilinmektedir; iştahı belirleyen serotonin hormonu seviyeleri düştüğü için bazıları iştahını kaybederken bazıları da çok yemek yer. Doktorunuz bu kilo alımıyla mücadele etmek için diyet değişiklikleri ve egzersizler önerebilir. Artı ve eksileri tartıldıktan sonra ve genel olarak ilaca nasıl yanıt verdiğinize bağlı olarak ilaçlarda bir değişiklik de önerilebilir.
Cinsel İşlev Bozukluğu
Cinsel işlev bozukluğu, depresyon ilaçlarının kullanımıyla ilişkili olarak yaygın olarak bildirilen bir diğer sorundur ve genellikle hastanın iyileşmesini ve yaşam kalitesini etkiler. SSRI’lar vücuttaki serotonin seviyelerini artırır ve bu da beynin cinsel uyaranlara verdiği tepkiyi yavaşlatır. Sonuç, cinsel isteğin azalması, erkeklerde ereksiyon olma ve sürdürmede zorluk, kadınlarda vajinal kuruluk ve her iki cinsiyette de orgazmın gecikmesidir. Bu durumda doktorlar bazen dozu değiştirir, birlikte alınacak ilaçlar reçete eder veya hatta mevcut reçeteyi değiştirir.
Ağız Kuruluğu ve Bulanık Görme
Bu semptomlar en yaygın olarak beyindeki belirli nörotransmitterlere giden reseptörleri bloke ederek çalışan TCA’larla ilişkilidir. Bu da gözyaşı üretimini azaltarak bulanık görmeye yol açar. Ayrıca dehidrasyona ve ağızda kuruluk ve kabızlık gibi ilgili semptomlara neden olabilir. Bu semptomlar genellikle tedaviden sonraki birkaç hafta içinde azalır.
Uyku Bozuklukları
Çoğu antidepresan, uyku-uyanıklık döngüsünde önemli bir role sahip olan dopamin ve serotonin de dahil olmak üzere çeşitli nörotransmitterleri düzenleyerek çalışır. Bu ilaçlar ayrıca REM uyku döngüsünü bastırır veya sonlandırır. Nörotransmitterlerin uyku döngüsündeki karmaşık rolü nedeniyle, bu kimyasalları değiştiren ilaçların yan etkileri genellikle yoğundur ve hastadan hastaya değişir. Örneğin, fluoksetin ilacını alan bazı hastalar uykusuzluk çekerken, diğerleri uyuşukluk veya gündüz uykululuk hali bildirmektedir. SSRI’larla sık kabuslar ve uyurgezerlik de bildirilmiştir ve yine uykuya zarar verir. Antidepresanların uyku ile ilgili yan etkileri şiddetli ise ve birkaç hafta sonra azalmazsa, doktorunuz başka bir antidepresan ailesinden bir ilaç veya aynı aileden farklı bir ilaç reçete edebilir.
İntihar Eğilimleri
İntihar eğilimi veya kendine zarar verme davranışı, bazı antidepresan kullanım vakalarında, özellikle de tedavinin ilk birkaç haftasında görülen bir diğer ciddi yan etkidir. Bunda bir ironi vardır. Bir kişinin depresif semptomları ilaç tedavisinin bir sonucu olarak azaldığında, içinde bulundukları durumun sonuçlarını daha güçlü bir şekilde “hissetmeye” başlayabilirler. Yani daha önce çaresizliklerini ya da umutsuzluklarını eyleme dökmek için çok isteksizken, şimdi bir çıkış yolu isteyebilirler. Bu da genellikle intihar düşünceleriyle sonuçlanır. İlk kez antidepresan kullanacak olan 25 yaş altı gençler özellikle savunmasızdır.
Bu nedenle antidepresan kullanırken düzenli takip, izleme ve doktorunuzla hızlı iletişim önemlidir. Bir antidepresana başlıyorsanız, ailenizi veya yakın arkadaşlarınızı da bilgilendirmelisiniz. Onlardan herhangi bir tehlike işaretine veya davranış değişikliğine dikkat etmelerini ve gerekirse yardım için ulaşmalarını isteyin. Özellikle çocukların ve ergenlerin yakından izlenmesi gerekir.
Serotonin Sendromu
Bu, beyninizdeki aşırı serotonin seviyelerinin neden olduğu SSRI’lar ve SNRI’larla bağlantılı nadir fakat ciddi bir yan etkidir. Bu durum genellikle bu antidepresanları serotonin seviyelerini artıran diğer ilaçlarla birlikte aldığınızda ortaya çıkar; örneğin diğer antidepresanlar veya bipolar bozukluğu tedavi etmek için kullanılan lityum içeren ilaçlar ve hatta migren baş ağrılarını tedavi etmek için kullanılan triptan ilaçlar. Sarı kantaron gibi doğal ilaçlarla birlikte antidepresan almak da bir tetikleyici olabilir, bu da doktorunuzu aldığınız alternatif ilaçlar hakkında bilgilendirmenizin bir nedenidir. Serotonin sendromu aşağıdaki gibi semptomlara neden olabilir:
Kafa karışıklığı ve ajitasyon
Halüsinasyonlar
Titreme, terleme ve kas seğirmesi
Ateş
Kan basıncı dalgalanması
İshal
Bu belirtileri birlikte ya da peş peşe görürseniz derhal doktorunuza görünün. Şiddetli serotonin sendromu nöbetlere, aritmiye ve bilinç kaybına bile neden olabilir ve tıbbi bir acil durumdur.
Hiponatremi
Bu yan etki genellikle yaşlı hastalarda, özellikle de SSRI’larda görülür. Bu ilaçlar vücuttaki sıvı ve sodyum seviyesini kontrol eden hormona müdahale edebilir. Bu etki yaşlı insanlarda çok daha şiddetlidir çünkü vücudun sıvı seviyelerini düzenleme yeteneği yaşla birlikte azalır. Sonuç, hücrelerde sıvı birikmesine yol açabilecek sodyum seviyelerinde ciddi bir düşüştür. Bulantı ve kusma, baş ağrısı, kafa karışıklığı ve yorgunluk gibi belirtileri arayın. Aşırı durumlarda koma veya nöbetlere bile yol açabilir.
Nüks veya Taşiflaksi
Antidepresan taşifilaksisi ya da popüler deyişle “Prozac kakası”, antidepresanların etkisinin birkaç yıllık tedaviden sonra azaldığı ya da durduğu bir durumdur. Gelişen ilaç toleransı nedeniyle bir tür nüks olarak kabul edilir. Antidepresanlara karşı bu yanıt kaybı çeşitli faktörler tarafından ağırlaştırılabilir:
İlaç programına ve dozajına uymamak: Bazen hasta bir süre antidepresan aldıktan sonra kendini daha iyi hissetmeye başlar ve ilacı bırakmaya karar verir veya dozları atlamaya başlar. Bu taşiflaksinin en yaygın nedenidir.
Plasebo etkisi: Antidepresanlara atfedilen rahatlamanın bir kısmı aslında hastanın beklentilerinin bir sonucu olabilir. Bu plasebo yanıtının tedaviye başladıktan sonraki birkaç ay içinde azalması muhtemeldir.
Teşhis edilmemiş diğer durumlar: Teşhis edilmemiş bipolaritesi olan hastaların unipolar depresyonu olanlara göre taşiflaksiden muzdarip olma olasılığı daha yüksektir.
Antidepresanlar ve İlaç Etkileşimleri
Size bir antidepresan reçete edildiyse ve zaten başka rahatsızlıklar için ilaç kullanıyorsanız, bunu psikiyatristinize belirttiğinizden emin olun. Bazı ilaçlar bir araya gelerek istenmeyen yan etkiler yaratabilir ya da ağırlaştırabilir. Örneğin, SSRI’ların alkol içeren ilaçlarla etkileşimi sedasyonun artmasına ve uzamasına neden olabilir. Benzer şekilde, bu ilaçlar aspirin ile birlikte kullanıldığında gastrointestinal kanama riskini artırabilir.
Depresyondan kurtulmanızı sağlayacak bir ilacın böylesine ciddi riskleri ve olumsuz sonuçları olması endişe verici görünebilir. Ancak vurgulanması gereken, bunların bazılarının geçici olduğu, bazılarının ise ilaç değişikliği ile yönetilebileceğidir. Bilişsel davranış terapisi gibi alternatif seçenekler de işinize yarayabilir. Önemli olan, bunların farkında olmak ve bunlara hızlı bir şekilde yanıt vermektir.